Göktürk Beldesi
Göktürk’ün Tarihçesi
Kuruluşu İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden önceye dayanan Göktürk Köyü, Rumca “Horozlu Köy” anlamına gelen “Petnahor” ismiyle anılmaktaydı. Yakın zamanlara kadar yörede bol miktarda horoz yetiştirme çiftliği bulunduğundan, bu adın verildiği tahmin edilmektedir. Petnahor, halk arasında “Penhar” adıyla da zikredilmekteydi. Uzun zaman Rum ve Müslüman Türk ahalinin ikamet ettiği Petnahor Köyü’nün ismi 1958 yılında “Göktürk” olarak değiştirildi.
Köyün kuzeyinden başlayan Belgrad Ormanları’nın Göktürk yakınlarındaki bölümüne “Penehmoş Ormanları” denilmekteydi. Bölgedeki Osmanlı tebaasının Avrupalılar tarafından işgal edildiği yıllara (1918) sükûnet ve huzur içinde yaşadığı belgelerle sabittir. 1919 senesinde İstanbul’un Batılı askerler tarafından işgal edilmesiyle Petnahor’da yaşayan Rumlar, İtilaf Devletleri’nin de tahrikiyle çetecilik faaliyetlerine giriştiler. Bu duruma çok üzülen Müslüman Türk ahali, işgale karşı kayıtsız kalmadı ve Osmanlı Arşivleri’nde yer alan bilgilere göre, Kuvayi Milliye’ye verilmek üzere 8 araba dolusu cephane Türk Ordusu’na gönderildi. Döneminin tanınmış güreşçilerinden Petnahorlu Pehlivan Rıfat Çavuş, bu faaliyette başı çeken insanlardan biriydi.
Göktürk’ün en eski eserlerinden biri 1605 yılında Dâr-üs Saadet Ağası Hacı Mustafa Ağa tarafından yaptırılan cami ve çeşmedir. Ayrıca beldemizin ambleminde de yerini bularak sembolleşen 711 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeki iki katlı tarihî su kemerleri de geçmişimize bizi bağlayan yapılardandır.
Beldemizde bulunan su kemerlerinden çok az bir bölümü eski Roma temeli üzerine oturtulmuş olmasına rağmen, tamamı Osmanlı dönemi eseridir. Baş Mimar Sinan Ağa tarafından eski temeller üzerine yaptırılan su kemerleri, 1563 senesinde yaşanan sel felaketinin ardından, yine Mimar Sinan tarafından tamir edilmiştir. Sık orman dokusunun yanı sıra, su kaynakları olarak da çok zengin olan beldemiz, doğal güzellik bakımından çok değerli bir manzaraya sahiptir.
Göktürk Beldesi, İstanbul ilinin Avrupa yakası sınırları içerisinde olup, doğusunda Kemerburgaz ile komşu, kuzeyinde sulama göleti bulunan, her yönden Belgrad Ormanları tarafından çevrili, şehir merkezi sayılan Taksim’e 25 kilometre, TEM Otoyolu Hasdal Kavşağı’na 10 kilometre mesafede bulunmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, İstanbul’un üst sınıfı olarak betimlenen kesimi, şehrin belli birkaç semtinde oturmaktaydı. 1923 yılında Cumhuriyetin kurulmasıyla Avrupa yakasında Nişantaşı – Levent hattı; Asya tarafında da Kadıköy ve Boğaziçi kıyıları boyunca yoğunlaşan üst sınıfın yerleşim mekânları, şehir içi kapalı bölgeler olarak algılanıyordu
1950’den itibaren, Türkiye’nin ekonomik gelişmesiyle birlikte sosyal hareketliliğin de artması ve köyden şehirlere göç olgusunun yaygınlaşmasıyla milyonlarca insan büyük kentlere akın etti. Şehir büyüyor, kalabalıklaşıyor, trafik yoğunluğu artıyor, bununla birlikte gürültü ve hava kirliliği de tehlikeli denebilecek boyutlara ulaşıyordu.
1970’li yıllarda Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen insanlar Göktürk Köyü’ne yerleştiler. Özellikle Karadeniz’in Kastamonu ve Trabzon şehrinden gelenlerin yanı sıra Mardin, Van ve Diyarbakır’dan da göç edenlerle beraber oldukça yoğun bir nüfusa sahip olan Göktürk’te insanlar kısa sürede kaynaştılar.
80’li yılların sonuna doğru Kemer Country’nin kurucusu Rasim Esat Edin, Belgrad Ormanları üzerinde yaptığı bir helikopter uçuşu esnasında Göktürk Köyü’nün tam hayalindeki gibi bir yer olduğunu keşfetti. Burası, iş ve finans merkezi Levent’e arabayla 15 dakika mesafede olmasının yanında, Yeşilköy Havalimanına ve Karadeniz sahiline de uzak değildi. Şehir yoğunluğunun getirdiği problemlerden kaçmak isteyen aileler, son derece basit bir çıkış yolu keşfettiler. “Yeşillikler arasında huzur dolu küçük bir kasaba” kuracaklardı. Böylece eski mahallenin düzensizliği, gürültüsü, kirliliği ve güvensizliği gibi sorunlar arkada kalacaktı. Ama yakınlarda bulunan şehir çöplüğü bir dezavantaj oluşturuyordu. Çöplüğün oradan kaldırılması lazım geliyordu ki, bu bile Rasim Esat Edin’in vizyonunu gerçekleştirmesini engellemeyedi. Göktürk, İstanbul’un Belgrad Ormanları içinde her türlü inşaata mani olan imar yasağının hemen dışında yer alıyordu. Burası sun’i göletler, golf sahaları ve binlerce yeşil ağaç barındıran büyük boyutlu bir villa mahallesi için “biçilmiş kaftandı.
Rasim Esat Edin’in projesi, İstanbul’un üst-seçkin grubunda o kadar fazla kabul gördü ki, on binlerce zengin insan ve onların sosyal çevrelerine doğrudan götürülen tekliflerle villalar kısa sürede satıldı. Konsept tuttu ve Kemer Country’de inanılmaz bir yerleşim gerçekleşti. Aradan geçen müddet içerisinde üst-seçkin grup, sürekli olarak Kemer Country’den bahseder oldu
Ve Kemer adı, üst sınıf hayat tarzını sunan bir marka haline geldi. Bunda, Göktürk’ün İstanbul’un kuzeyinde yer alması nedeniyle depreme karşı dayanıklı olan zemin yapısı da tesirli oldu.
Bu gelişmeler sonucunda 1993 yılına kadar köy statüsünde bulunan Göktürk, bu tarihte Belde statüsüne yükseltilmiş ve Belde Belediyesi olmuştur.
1994 yılında Yerel Seçimler ile kendi Belediye Başkanını seçen Göktürk Beldesi, Yükselen Şehir olabilme yolunda bizzat kendisinin karar verebilme yetkisini almış oldu.
Göktürk’te “gelişme” gerçek anlamda başlamıştı.
Marmara bölgesini sarsan 1999 depreminden sonra, bölgenin depreme dayanıklı bir zemine sahip olması sebebi ile benzer projelerle ilgilenenlerin sayısında belirgin bir artış oldu.
2000 yılında “İstanbul-İstanbul” ve diğer projelerin inşasına başlandı. Gün geçtikçe talepler artmağa devam etti ve Göktürk’ün sınırlı alanı nedeniyle arazi fiyatları büyük oranda yükseldi. Ekonomik baskı ve kira gelirlerinin yüksekliği dolayısıyla çoğunlukla gecekondu tipi evlerin sahipleri, arsalarını ya sattılar ya da “Yap-Sat” modeliyle müteahhitlere verdiler.
Bu fırsatı iyi değerlendiren özel inşaat şirketleri, arsaların üzerine lüks dairelerin yer aldığı ve çevresi duvarlarla çevrili, her türlü konforun sunulduğu siteler inşa ettiler. Köydeki hayat standardı ve kalitesinin artmasıyla birlikte, inşaatların yapımındaki iyileşme de gözden kaçmıyordu.
Kurucusu Esat Edin’in kusursuz organizasyonu, marka haline getirmesi ve kapalı site oluşumunu başlatmasıyla lüks villalardan oluşan Kemer Country’nin kuruluşu, Göktürk’te bütün toplum katmanlarının şehircilik anlamında gelişiminde katalizör olarak görev yaptı.
2009 yılı Yerel seçimleri ile birlikte “Belde” statüsü değiştirilerek, Eyüpsultan İlçesine bağlı Göktürk Mahallesi olmuştur. Kemerburgaz, Mithatpaşa, Odayeri, Pirinççi mahalleleriyle komşudur.